Dokuz Eylül Üniversitesi Sabancı Kültür Merkezinde, İzmir Müftülüğünce düzenlenen programda, bölgede görev yapan din görevlileriyle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, sözlerinin başında İzmir’de görev yapan din görevlilerinin Camiler ve Din Görevlileri Haftasını kutladı.
Din görevlilerinin peygamberlerin varisleri olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, “Alimler, peygamberlerin varisleridir. Bütün peygamberlerin vasıfları Hz. Peygamber efendimizde toplanmıştır. Allah Kuran’da buyuruyor, ‘Biz seni ancak bir şahit, bir müjdeci, bir uyarıcı, bir davetçi olarak gönderdik’ Nasıl ki Peygamberimiz insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için şahitlik yaptı. İnsanlığa din hizmeti, din eğitimi, doğruyu gösterme, çocuklara dini eğitim verme konusunda da bizleri Allah şahit tutuyor” dedi.
Alimlerin, din görevlilerinin taşıdığı emanetin, vazifelerinin son derece önemli olduğuna değinen Başkan Erbaş, “Allah için bir çocuğa bir harf öğrettiğinizde buna şahit oluyorsunuz. Bir insanı kötülükten alıkoyduğunuzda, yanlıştan döndürdüğünüzde uyarıcılık vazifesini yerine getirmiş oluyorsunuz. Öncelikli olarak bu görev bizim görevimizdir. Eğer uyarıcılık vazifemizi yapmazsak bu vebalin altında kalırız. İrşat vazifemizi yerine getirmezsek vebal altında kalırız. Mürşid, insanları aydınlatan, güzelliklerin yayılması için gayret edendir. Bizler de bu anlamda mürşidiz. İrşat görevini layıkıyla yerine getirmemiz gerekmektedir” diye konuştu.
Din görevlilerinin bu dünyadaki sorumluluğunun ağırlığına işaret eden Başkan Erbaş, ahirette ise onların alınlarının parlak, boylarının uzun olacağını Hz. Peygamberin müjdelediğini belirterek, “Kıyamet günü insanlar arasında en uzun boylu olarak gelecek olanlar mahşer günü alınları parlayarak gelecek olanlar müezzinlerimizdir. Her birimiz birer vaiziz. Her imam, her müezzin, her müftü, her vaiz iyiliği emretmekle kötülükten men etmekle mükellefiz. Bu kadar önemli vazifeyi deruhte edecek insanların taşıması gereken vasıflar vardır. Öncelikle Peygamberimizin mihrabında oturan O’nun makamının izlerini omuzlarında taşıyan biz din görevlileri bu makama layık olmak zorundayız. Mihrap, minber bize Peygamberimizden emanettir. Nerede bulunduğumuzun farkında olacağız. Yaptığımız işin Peygamber mesleği olduğunun bilincinde olacağız” şeklinde konuştu.
Camilerin ve Kur’an kurslarının toplumun her kesimini kapsayan mekanlar olduğuna değinen Erbaş, “Türkiye’de camilerimiz, Kur’an kurslarımız toplumun her kesimini kapsayan mekanlardır. Bizim bir prensibimiz var, yediden yetmişe değil, yediden önce de yetmişten sonrada herkesi davet ediyoruz. Arkadan gelen çocuk sesleri bizim kalbimizi neşelendirir. Camide namaz kılarken çocuk sesleriyle kılınan namaz, çocuk sesleri olmadan kılınan namazdan evladır. Çocuk sesleri asla kimseyi rahatsız etmesin bilakis sevindirsin” diye konuştu.
Başkan Erbaş son dönemde çıkan bazı tartışmalara da değinerek, “Kur’an ile sünneti birbirinden ayırmaya çalışmak Kur’an’a da sünnete de haksızlıktır” dedi.
Son yıllarda bir takım mihrakların kışkırtmalarıyla dünyada ortaya çıkan örgütlerin Müslümanları birbirine düşürmek gibi bir gayeye hizmet ettiklerini kaydeden Erbaş, bu yüzden din görevlilerinin Kur’an ve sünnet çizgisinden asla sapmadan doğru ve sahih dini bilgiyi aktarmaya son derece önem vermeleri gerektiğini vurguladı.
Programa, İzmir İl Müftüsü Prof. Dr. Ramazan Muslu ve ilçe müftüleriyle birlikte bölgede görev yapan din görevlileri katıldı.