Hz. Ebubekir'e (r.a.) Neden ‘Sıddık’ Denilmiştir?
Diyanet TV’de ekranlara gelen ‘Cuma Sevinci’ adlı programda, cuma namazı öncesi Dini Yayınlar Genel Müdürü Dr. Fatih Kurt tarafından verilen vaaz, canlı olarak ekranlara geldi. Dini Yayınlar Genel Müdürü Kurt, vaazda Allah’a ve Hz.Peygamber’e itaat etmenin önemine değindi.
Dini Yayınlar Genel Müdürü Kurt, inanmak ve itaat etmenin önemini, Hz. Ebubekir’e ‘sıddık’ vasfının verilmesine dair bir kıssayla şöyle anlattı:
"Hz. Ebubekir efendimizi anarken, onun ‘sıddık’ vasfını hatırlar; zikrederiz. Hz. Ebubekir ‘sıddık’ deriz. Niye deriz? Beraberce hatırlamış olalım. İsra ve Miraç olayı, peygamberimizin bir gece, Mescid-i Haram’dan (Kâbe) Mescid-i Aksa’ya gitmesi oradan göğe yükselmesi, aynı gecenin sabahında dönmüş olma hadisesidir. Mekke-i Mükerreme’de duyulunca, Cenab-ı Allah’ın kuvvet ve kudretini anlamaktan aciz olan insanlar, peygamberimizle dalga geçer gibi bir tavır içerisine girmişler. İnananların yanına gidip, onlara bu olayları anlatalım. İnandıkları peygambere dine karşı bir şüphe uyandıralım istemişler. Hz. Ebubekir (r.a.) Efendimizin yanına da gitmişler. Anlatmışlar ona. Senin inandığın Muhammed var ya -sallallahu aleyhi ve sellem- o, dün gece buradan Mescid-i Aksa’ya gittiğini; oradan göğe yükseldiğini; farklı hadiseler yaşadığını ve aynı gecenin sabahında yeniden buraya döndüğünü anlatıyor. Bu olağanüstü anlattığı hadiselere rağmen sen hâlâ ona inanıyor musun? Hz. Ebubekir Efendimiz, kendisine bu suali soran, yanına gelen insanlardan sonra, ‘Ben gideyim de Hz.Peygamber ile konuşayım.’ demiyor. ‘Sizin anlattığınız bu hadiseyi o mu anlattı, o mu söyledi; ondan mı işittiniz?’ diye soruyor. Bir heyecanla müşrikler ‘Evet, o anlattı.’ diyorlar. Bunun üzerine Hz. Ebubekir, hepimiz de bulunması gereken imani tavrı gösteriyor. ‘Eğer söylediğinizi o anlattıysa bu doğrudur. Ben ona inanırım.’ diyor. Bunun üzerine ‘sıddık’ oluyor, Hz. Ebubekir."
İnancımızda, dürüst olmak; sadakatimizi göstermek zorundayız. Mümin, kulluğunu unutmadan yaşayan insandır.
"İnancımızda dürüst olmak zorundayız. İnancımızda sadakatimizi göstermek zorundayız. Yüce Allah, ‘Müminler öyle kişilerdir ki Allah’a verdikleri sözde dururlar.’ diyor. Her şeyden önce dürüstlük, sadakat, doğruluk söz konusu olduğunda: Biz inancımızda dürüst ve sadık olacağız. Her birimiz dünya âlemine gelmeden önce şu sualle muhatap olduk. Rabbimiz bize sordu. ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ Biz, ‘Evet sen bizim Rabbimizsin’ cevabını verdik. ‘Bizi var eden sensin. Bize can veren sensin. Bize şekil veren sensin. Bizi dünyaya gönderecek olan sensin. Bizi eşref-i mahluk olarak yaratan sensin.’ diye, bunu ifade ederek dünyaya geldik. Biz Rabbimize, onun Rabbimiz olduğunu beyan ederek; dile getirerek bu dünyaya geldik. İşte Mümin, kulluğunu unutmadan yaşayan insandır."