l.Uluslararası Din ve Toplum Fotoğraf Yarışması

4 Ekim 2016 Salı
l.Uluslararası Din ve Toplum Fotoğraf Yarışması

 “Halep’te katledilen çocukları izlediğimizde sözün tükendiğini görüyoruz…”

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası’nın (Diyanet-Sen) Fotoğraf Sanatı Uluslararası Federasyonu(FIAP) ve Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu(TFSF) onayı ile düzenlediği "l. Uluslararası Din ve Toplum Fotoğraf Yarışması" fotoğraf sergisi ve sonrasında düzenlenen ödül törenine katıldı.

Ankara Kızılay Metro Sanat Galerisi'nde sanatseverlerin beğenisine sunulan serginin açılışını gerçekleştiren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, içinde yaşadığımız asrın estetik bir dokunuşa ihtiyacı olduğunu kaydederek, “Bu asrın estetik bir dokunuşa ihtiyacı var. Genç kuşakların buna ihtiyacı var. İslam zarafettir, İslam nezakettir. O zarafeti, nezaketi ve estetiği kaybettiğimiz zaman biz çok şey kaybederiz” dedi.

İmajın ve görselliğin sözün önüne geçmesinden duyulan şikayeti dile getiren Başkan Görmez, serginin açılışında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı;

“Dini hayatta reklam ve propaganda dilinin, dinin diline dönüşmesi büyük bir tehlikedir…”

Biz sözü yüceltmekle mükellefiz. Bu asırda en büyük şikâyetimiz, imajın, görselliğin sözün önüne geçmesidir. Biz yine sözü yüceltmeye devam edeceğiz. Biz sözü yüceltmeye devam etmek zorundayız. Dini hayatta reklam ve propaganda dilinin, dinin diline dönüşmesi büyük bir tehlikedir. Davetin, irşadın dili başkadır. Reklamın, propagandanın, imajın ve görselliğin dili başkadır.

İçinde bulunduğumuz ‘Camiler Haftası’nın bu yıl ki temasının ‘Cami ve Kitap’ seçilmesinde, daha önceki yıllarda olduğu gibi camileri hayatın kalbine taşımak gibi bir gayeye hizmet ettiğini ifade eden Başkan Görmez, sözlerini şu şekilde sürdürdü;

“‘Camiler Haftası’nı camiyi hayatın kalbine, şehrin merkezine almanın bir vesilesi olarak değerlendiriyoruz.”

Diyanet olarak çeyrek asırdır bu haftayı camiler haftası olarak idrak ediyoruz. Biz bu haftayı bir meslek haftası yahut bir kurum haftası olarak görmüyoruz. Çünkü yaptığımız iş bir meslek değildir. Çünkü çalıştığımız kurum sadece bürokratik bir kurum değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı, milletimizin, yurt dışındaki millet varlığımızın ve gönül coğrafyamızdaki bütün kardeşlerimizin, Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar bütün Müslümanların din hizmetleri, yaygın din eğitimi ve dini yayınlar alanında hizmetlerine koşan bir müessesedir. Dolayısıyla biz, camiler haftasını camiyi hayatın kalbine, şehrin merkezine almanın bir vesilesi olarak değerlendiriyoruz. Bu sebeple temalarımızı sıraladığımızda “cami ve çocuk”, “cami ve gençlik”, “cami ve kadın”, “cami ve engelliler” ve bu sene de “cami ve kitap” teması üzerinde durarak camiler haftasını, camilerimizi aynı zamanda okuma merkezleri yapacağımız, kitapla, kütüphaneyle buluşturacağımız bir etkinlik olarak değerlendiriyoruz.

“Halep’te katledilen çocukları izlediğimizde sözün tükendiğini görüyoruz…”

Sözün tükendiği yerler vardır. İşte içinde yaşadığımız yıllar sözün tükendiği yıllardır. Halep’te katledilen çocukları izlediğimizde sözün tükendiğini görüyoruz, hissediyoruz ve yaşıyoruz. Söz tükendiği için artık Halep’te çocuklar ölünce taziye mesajları yayınlayamaz olduk. Çünkü söz tükendi. Bazen sözün tükendiği yerde bir fotoğraf karesi bize çok şeyleri anlatabilir. İşte bu çalışma buna hizmet edecek ve biz onları sadece birer fotoğraf olarak okumayacağız, aynı zamanda sözü yücelten birer sanat eseri olarak okuyup değerlendireceğiz. O gözle bakacağız. Bu sene hacca gelen bir ressam rükûa vardığında şahit olduğu bir kareyi daha sonra resim olarak çizmiş. Rükûa vardığında bazıları kıpkızıl, bazıları simsiyah, bazıları bembeyaz olan farklı renklerde ayaklar görmüş. Eline fırça alarak daha sonra o hafızasına kaydettiğini resme dökmüş. İslam’ın eşitlik ruhunu anlatmak için bazen bir resim bile çok şey anlatabiliyor.

“İslam zarafettir, İslam nezakettir…”

Bu asrın biraz estetiğe ihtiyacı var. Genç kuşakların buna ihtiyacı var. Zaten İslam serapa zarafettir. İslam serapa nezakettir. O zarafeti, o nezaketi kaybettiğimiz zaman, o estetiği kaybettiğimiz zaman biz çok şey kaybederiz. İslam hukukçuları İslam’ın bütün hükümlerini üçe ayırır. Bir kısmına ‘zaruriyât’ derler. Zorunlu olarak yapmamız gereken iş ve davranışlardan oluşur. Bir kısmına ‘hâciyat’ derler. İnsanların temel ihtiyaçlarını içeren bütün hususlardan oluşur. Bir de ‘tahsiniyyât’ vardır. Tahsiniyyât da bizim bilakis onların üzerine o zaruriyâtın ve hâciyatın üzerine her şeyin en güzelini yapmayı ifade eder. Allah yaptığı işi en güzel yapanı sever.

4 bin 487 fotoğraf yarıştı…

Bin 313 kişinin 4 bin 487 fotoğraf ile başvurduğu yarışmada Türkiye’den yarışmaya katılan Gürkan Öztürk ‘Mukabele’ isimli fotoğrafıyla ikinciliği alırken ‘Namaz’ isimli fotoğrafıyla birinciliği göğüsleyen ise, Hindistan’dan Abhijit Banerjee oldu.

"İslam, Kültür ve Medeniyetlerin İzdüşümleri, Yaşayan İslam, Müslümanlar ve Sanat Eserleri" konusu ile dünyada ilk kez düzenlenen fotoğraf yarışmasında, en iyi fotoğrafçı ödülünü ise Mustafa Demirbaş aldı.

Türkiye’den İbrahim Aysündü’nün ‘Dua’ isimli fotoğrafıyla üçüncülüğe hak kazandığı yarışmada, İran, Hindistan, Suudi Arabistan, Malezya, Umman, Bangladeş, Vietnam gibi birçok ülkeden yarışmaya katılan sanatçılar ödüllerini Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in elinden aldılar.

Açılışta Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar da Başkan Görmez’e eşlik etti.

Dereceye giren ve sergilenmek üzere seçilen 50 eser, Metro Sanat Galerisi'nde 3-10 Ekim tarihleri arasında gezilebilecek.