"Medya ve Din" son bölümüyle ekranlara geldi...
Diyanet TV'nin iddialı yapımlarından medya ve din ilişkisinin ele alındığı "Medya ve Din" son bölümüyle ekranlara geldi.
Terör hareketlerinin dini istismar biçimlerini, medya bağlamında konuşulduğu "Medya ve Din"in son bölümünde “Din İstismarı ve Terör” konu başlığı ele alındı.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr Salih Aydemir’in konuk olduğu programda, "Terör örgütleri dini kaynakları hangi amaçla istismar ediyor?" "Terörün medyada temsili, insanları nasıl etkiliyor?" sorularına da cevap verildi.
Dini istismar eden terör örgütlerinin ele alındığı programda, din istismarı ve terör örgütlerinin medya kullanımı ve medya noktasında da terörizme karşı alınacak önlemler konuşuldu. Dinin terör örgütleri tarafından nasıl istismar edildiği, dini istismar eden terör örgütlerinin medya kullanımları gibi konulara değinildi.
Sosyal medyada din istismarı yapan siteleri anlamaları adına gençlere tavsiyelerde bulunan Aydemir, şu sözleri kullandı:
"Dinler, insanları huzura, mutluluğa, hakka ve hukuka riayet etsinler diye gelmiştir. Sosyal medyada görülenler noktasında eğer zararlıysa, dini bir niteliği olamaz demek lazım."
"Terör örgütleri kendilerini meşrulaştırmak için dini kavramları istismar ediyor." diyen Aydemir, Batı medyasının terörizmi nasıl sunduğuna ilişkin şu ifadelere yer verdi:
"Sovyetlerin dağıldığı 1990'lardan beri dünyada da özellikle Batı medyası terörü İslam ile özdeşleştirerek sunmaya başladı. Bugüne kadar yaptığım araştırmalarda ben de şöyle bir kanaat oluştu: Hiçbir terör örgütü, uluslararası istihbarat örgütlerinden, uluslararası devlet çıkarları çatışmasından bağımsız değildir. Ya kuruluşunda onların direk doğrudan parmağı var ya da kurulduktan çok kısa bir süre sonra müdahale edilmekte. Böyle olduğu için de sürekli medya kanalıyla; özellikle Batı medyasının en fazla istismar ettiği dini kavramlarla birlikte veriliyor. Bunalım ve buhran haline getirilmiş coğrafyalarda bu tarz terör örgütleri ortaya çıkıyor. Tüm oradaki sosyal, hukuki, ekonomik sebepleri hepsini bir yana atıp sadece orada kullanılan bir kelimelik dini referanstan dolayı dini diye kullanırsanız. Siz uluslararası operasyonun kurguladığı oyunun bir parçası olmuşsunuz demektir."
DAEŞ El-Kaide gibi terör örgütlerinin dini istismar ederek Müslümanları hedef aldıklarını söyleyen Aydemir, şöyle devam etti:
"Terör; korku salmak, şiddet salmak, tedirginlik oluşturmak anlamına gelmektedir. Baktığınız zaman, DAEŞ ve El-Kaide'nin din istismarı yapan terör örgütlerinin katlettikleri ya da hedef kitle olarak seçtikleri terör mağduru kişilerin hepsinin Müslüman ya da İslam toplumundan çevreler olduğunu görüyorsunuz. Bunların binlerce denecek rakamlara ulaşan yaptıkları eylemlere baktığınız zaman hedef aldıklarının Müslüman olduğunu görüyorsunuz. Hedef alınanların Müslüman olan bir örgütün terörününü İslam ile irtibatlandırmak ondan sonra dine dayalı dediğiniz zaman o dine yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Burada başka argümanların, ilintilerin ve ilişkilerin var olduğunu anlamak, görmek lazım."
Medyada doğru dini bilginin uzmanlar tarafından aktarılmasının önemine değinen Aydemir, sözlerini şöyle tamamladı:
"Dini konular medyada tartışılırken dikkatle ve tüm algılarımızla katılacağımız şekilde olmalı. Bir kavram için bir kitap yazılıyor. Kavramlar, anlık değildir. Dini kavramları bağlamlarıyla ve referanslarıyla anlatamıyorsanız medya, dini bir iletiyi doğru iletemez."
Medya ile din ilişkisinin geniş bir yelpaze ile ele alındığı “Medya ve Din” bu hafta 48. ve son bölümüyle ekranlara geldi. Mustafa Çuhadar’ın hazırlayıp sunduğu, medya ve din ilişkisinin alanında uzman konuklar tarafından konuşulduğu “Medya ve Din” programında, medyadaki dini programlardan dini senaryo yazımına medyada din eğitiminden sinemada din adamı temsiline kadar birçok konu ele alındı.
Programda, medya aracılığıyla da doğru dini bilgiye nasıl ulaşılması gerektiğine değinilirken alanında uzman konuklar tarafından medya okuryazarlığına ilişkin önemli ipuçları verildi.