Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Tayland Şeyhülislam’ı Aziz Phitakkumpon ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.
Türkiye’ye ve Diyanet İşleri Başkanlığına gerçekleştirdikleri bu ilk ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Diyanet olarak Taylandlı Müslümanlarla her alanda tecrübe paylaşımına ve işbirliğine hazır olduklarını kaydederek, “Tayland'da yaşayan milyonları bulan Müslüman kardeşlerimizle aslında tarihi bağlarımız var. Ancak bu bağların zamanla aksaması bizleri üzmüştür. Fakat son yıllarda yeniden güçlü bir ilişki içinde olmaya başlamamız Müslüman kardeşlerimizle bağlarımızı yeniden inşa etmeye başlamamız her iki ülkenin hatta bütün insanlığın faydasına güzel neticeler doğuracağına inanıyorum” dedi.
Patani’de ve Tayland'da yaşayan Müslümanların çok köklü bir tarihe ve medeniyete sahip olduklarını belirten Başkan Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak dünyadaki bütün Müslüman topluluklarla ilişki kurarken üç şeye çok önem verdiklerini kaydettiği konuşmasında şunları söyledi;
“Patani ve Tayland Müslümanları çok köklü bir tarihe ve medeniyete sahiptirler…”
Patani’de ve Tayland'da yaşayan bütün Müslüman kardeşlerimiz çok köklü bir tarihe ve medeniyete sahiptirler. Diğer din ve inanç mensuplarıyla, birlikte yaşama tecrübesi bakımından çok güçlü bir maziye sahiptirler. İslam’ın ana yolu olan ehli sünnet ve itidal düşüncesinden hiçbir zaman uzakta kalmadılar. Bu tarihi geleneklerini, bu tarihi bakış açılarını sürdürmeleri son derece önemlidir.
“Coğrafyamızı kuşatan yanlış ideolojiler, Taylandlı Müslümanların gündemine dahi girmemelidir…”
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak dünyadaki bütün Müslüman topluluklarla ilişki kurarken üç şeye çok önem veriyoruz; Birincisi, Ortadoğu'da ve coğrafyamızda yaşadığımız acıların Müslüman topluluklara, başka ülkelere taşınmaması için yoğun çaba sarf ediyoruz. Coğrafyamızı kuşatan yanlış ideolojiler Taylandlı Müslümanların gündemine dahi hiçbir zaman girmemelidir. İkinci husus, tarih boyunca yaşadıkları dini tecrübeyi tarihi dini dokuya uygun olarak yaşamaya devam etmelerini sağlamak. Üçüncü önemli husus ise doğru dini bilgi üretimi. Bu da çok güçlü dini eğitim müesseseleriyle ancak mümkün olabilir. Patani’de kurduğunuz İslam Üniversitesini bu açıdan çok önemsiyorum.
“Avrupa’yı kuşatmaya başlayan İslamofobik nefret düşüncelerinin Tayland toplumuna taşınmaması için büyük bir çaba içerisinde olmalıyız…”
Coğrafyamızı kuşatan yanlış düşüncelerin Taylandlı Müslümanlara bulaşmaması ve onların gündemine dahi girmemesi için bir çaba içerisinde olmalıyız. Aynı şekilde Avrupa’yı kuşatmaya başlayan İslamofobik nefret düşüncelerinin Tayland toplumuna taşınmaması için büyük bir çaba içerisinde olmalıyız. Herkes bilmeli ki, İslam dini bütün insanlığa ve bütün alemlere gönderilen son rahmet dinidir. Bu rahmeti bütün insanlığa yeniden taşımak gibi bir görevimiz var. Bu rahmet ancak doğru bilgiyle, ilimle, hikmetle, marifetle ve güzel ahlakla taşınabilir. Bu şekilde olabilmesi için dini müesseselerin çok güçlü olması gerekir. Biz bu noktada Tayland’daki Müslüman kardeşlerimize her türlü yardıma hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bilhassa her seviyeden din eğitimi ve din hizmetleri alanında her türlü işbirliğine hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
“Türkiye'de din eğitimi alan Taylandlı gençler, döndüklerinde Tayland'ın o tarihi dini tecrübesini çok daha güçlendirerek geleceğe taşıyacaklardır…”
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak da bütün alanlardaki tecrübelerimizi kardeşlerimizle paylaşmaya hazırız. Türkiye’ye gelen öğrenci sayımızı artırarak ve güçlendirerek bu ilişkimizi çok daha sağlıklı bir zemine oturtacağımızı düşünüyorum. Son yıllarda bütün bu hizmetleri sürdürebilmek için Tayland'dan gelip Türkiye'de İmam Hatip ve İlahiyat Fakültesi seviyesinde eğitim almaya başlayan öğrencilerin varlığı bizi çokça umutlandırmıştır. İnşallah Türkiye'de din eğitimi alan bu gençlerimiz Tayland'a döndüğünde Tayland'ın o tarihi dini tecrübesini çok daha güçlendirerek geleceğe taşıyacaklardır diye düşünüyorum. Her bir gencimiz iki ülke arasında ve iki ülkenin manevi rabıtaları arasında bir köprü olacaktır.
Konuk Şeyhülislam Phitakkumpon ise Başkan Görmez’e Taylandlı Müslümanların selamını getirdiğini ifade ederek, “Bugün burada sizin misafiriniz olduğumuzdan, Türkiye’nin misafiri olmamızdan dolayı çok memnunuz” dedi.
“Türkiye, İslam dünyasına örnek oldu…”
Türkiye’nin İslam dünyasına büyük izler bıraktığını ve İslam ülkelerine örnek olduğunu kaydeden Şeyhülislam Phitakkumpon, “Türkiye, tarihinde İslam dünyasına ve bütün dünyaya çok büyük eserler ve izler bıraktı. Eskiden bu yana kadar Türkiye, uluslar arası arenada çok önemli roller oynadı. Özellikle Osmanlı, eskiden bu yana kadar uluslararası çapta ve İslam ülkelerinde dünyaya çok önemli izler bıraktı. Türkiye, İslam dünyasına örnek oldu. Türkiye, bilim alanında önemli roller oynadı. Bu ziyareti de iki ülke arasındaki ilişkilere ve Taylandlı Müslümanlar için önemli bir ziyaret olarak görüyorum. Biz Taylandlı Müslümanlar olarak Diyanet İşleri Başkanlığından, Diyanet İşleri Başkanlığı modelini, vakıfların yönetimini, din eğitimini ve bilim alanındaki gelişmeleri öğrenmek istiyoruz” diye konuştu.
Görüşmenin ardından ikili, Tayland’dan gelerek Türkiye’de İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakültelerinde dini eğitim alan Taylandlı öğrencilerle bir araya gelerek sohbet etti.
“Sadece Tayland’ı değil, bütün Asya kıtasını aydınlatacak birer âlim ve âlime olmayı hedefinize koyunuz…”
Öğrencilerle gerçekleştirdiği sohbette Başkan Görmez, “Her şeyden önce her biriniz sadece Tayland’ı değil, bütün Asya kıtasını aydınlatacak birer âlim ve âlime olmayı hedefinize koyunuz. Bütün Müslümanların, bütün insanlığın ve âlemin ışık saçan âlimlere ihtiyacı var. Sizler meleklerin kanatlarında olan insanlarsınız” dedi.
İslam coğrafyasını kuşatan yanlış ideolojiler ve Batı’yı kuşatan İslamofobik nefret hastalığının Tayland’a sokulmaması gerektiğini vurgulayan Başkan Görmez, Taylandlı öğrencilere hitaben, “Tayland’a iki hastalığı sokmayacağız. Birisi, coğrafyamızı kuşatan yanlış ideolojiler, diğeri de Batı’yı kuşatan İslamofobik nefret hastalığıdır. Bu iki hastalığı bir ülkeye sokmamanın yolu güçlü âlimlere bağlıdır. Bir ülkede güçlü alimler varsa bu iki hastalık o ülkeye giremez. Sizler o âlimler ve o âlimeler olacaksınız. Tabi ki ilim tek basına yetmez. Salih amel lazım. Salih amelle birlikte ihlas ve samimiyet gerekir. Burası sizin evinizdir. Türkiye sizin evinizdir. Siz burada asla gurbet yaşamazsınız. Şeyhülislama ve Büyükelçimize bilsinler, bu evlatlarınız emin ellerde hiç endişe etmeyiniz” diye konuştu.
Öğrenciler adına söz alan Abdulevvel Sidi ise, Türkiye’de olmaktan duydukları memnuniyeti ifade ederek, “Sayın Başkanım, 2005 yılında Türkiye’ye geldiğimizde böyle bir gün yaşayacağımızı düşünmedik. Bugün Sayın Büyükelçimiz ve Tayland Şeyhülislam hazretleri öğrenciler bir arada bulunuyorlar. Gerçekten bize çok umut veriyor. İnşallah iki toplum arasında ilişkiler ve işbirliği konusunda daha sağlam katkı sağlayacağını ümit ediyoruz” dedi.