Bizi büyüten yetiştiren, sevgisini şefkatini bir an olsun esirgemeyen büyüklerimize saygıya dikkat çektiğimiz yaşlılar haftasındayız. Peki onlara gerekli ilgiyi gösteriyor muyuz? Yüce dinimiz İslam’ın emirlerine göre büyüklerimize karşı görevlerimiz neler? Onlara nasıl davranmalıyız?
Yaşlılarımız bizi biz eden en büyük varlığımız aslında. Ancak bu önemli varlığımız kimi zaman unutuluyor, kimi zaman da sessizce bir huzurevine terkediliyor.
Allah’ın azabına karşı bizim için onlar birer rahmet sığınağıdır varlıklarını bir zahmet olarak değil bir meşakkat olarak değil, bilakis rahmet olarak manevi bir kazanç olarak görebilmemiz lazım.
Türkiye’de 65 yaş ve üzeri 6 milyon 651 bin kişi bulunuyor. Yani toplam nüfusun yüzde 8,3’ünü yaşlılarımız oluşturuyor. Onlara saygıyı ise sadece bir haftaya değil, hayatın her anına yerleştirmek gerekiyor. Çünkü bu yüce dinimiz İslam’ın da en önemli emri.
“Eğer büyüklerimiz evlerimizde ise onlara gereken bütün hürmeti saygıyı hiç çekinmeden göstermemiz lazım ki, Allah’ın rızasının ve cennete giden yolun onların rıza ve duasından geçtiğini bilerek hareket edelim.”
İşte Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Ülfet Görgülü’nün de dediği gibi; büyüklerimiz Allah’ın rızasına giden yolun en önemli anahtarı. Tıpkı onların bizi yetiştirdiği gibi; sevgiyle, ilgiyle şefkat ve merhametle davranmak; bizim de onlara karşı en önemli görevimiz.
“Ayeti Kerime’de özellikle Rabbimiz onlarla olan münasebetlerimizde dikkatli olmamız gerektiğine işaret ederek öf kavramını bile kullanmaktan kaçınmamız gerektiğini söyler. Yaşlılarla aynı evde yaşıyor olmak ve onları anlamaya gayret etmek yaşlarının getirdiği birtakım sıkıntılı süreçler olabilir, hastalık olabilir bütün bunlara rağmen onlara sevgiyle, şefkatle, merhametle yaklaşmak hayatlarında onlara destek olmaya gayret etmek gerekiyor ayetin ifadesinden bunu anlıyoruz.”
Büyüklerini huzurevlerine terk edenlere de bir uyarısı vardı Ülfet Görgülü’nün:
“Bir anne babanın, bir büyüğün evde barındırılmayıp da evlatlarının torunlarının yanında geçirmesi gereken o dönemi, huzurevlerinde veya ailelerinden uzak yerlerde geçiriyor olmaları aslında bu hem en yakınlarının, hem de bütün toplumun ayıbıdır diye biliriz. Ve bunun hesabını sanıyorum Rabbimiz’e kolay kolay da veremeyiz. Yaşlılarımızı sosyal hayattan uzaklaştırmak demek onları mutsuzluğa ve yalnızlığa terk etmek demek. Oysa onlardan alacak öğrenecek tecrübe edinecek çok şeyimiz var.”