“Din, Sanat ve Hayat”ta Türk-İslam sanatlarının önemi ele alındı…

5 Ağustos 2025 Salı
“Din, Sanat ve Hayat”ta Türk-İslam sanatlarının önemi ele alındı…

“Din, Sanat ve Hayat”ta Türk-İslam sanatlarının önemi ele alındı…

Diyanet TV’de ekrana gelen “Din, Sanat ve Hayat” programında Türk-İslam sanatlarının önemi ele alındı. Programa konuk olan Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Özden, Türk-İslam sanatlarının birey ve toplum üzerindeki etkisini anlattı.

“Allah güzeldir, güzelliği sever” hadisinden ilham alan “Din, Sanat ve Hayat” programında, İslam sanatlarının köklü mirası ekrana taşınıyor. Geleneksel sanatların inceliklerinin anlatıldığı programda, İslam estetiğinin kadim öğretileri ele alınıyor. Kurtuba’dan Şam’a, Bağdat’tan Kayrevân’a, Buhâra’dan Edirne’ye uzanan zarafet anlayışı; cami kubbelerinden kitap ciltlerine, hat sanatından tezhibe kadar pek çok İslami sanat izleyiciye aktarılıyor.

Musikinin insandan ayrılmaz bir parça olduğunu belirten Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Özden, “Doğumdan ölüme kadar musikinin içinde yaşıyoruz. Ezan-ı Muhammedi’nin farklı vakitlerde farklı makamlarda okunması da musikinin etkin şekilde İslam’da yer aldığını gösterir. Sabah Saba makamı, öğle Uşşak, ikindi Rast, akşam Segah, yatsı Hicaz makamlarıyla okunur.” dedi.

Özden musikinin tıptaki yerine değinerek İbn-i Sina’nın El-Şifa adlı eserinin bir bölümünü musikinin insan üzerindeki etkilerine ayırdığını şu sözlerle anlattı:

“Sesler ve frekanslar, insanların psikolojik durumlarını doğrudan etkiler. Osmanlı döneminde şifahanelerde su sesi, musiki ve görsel tekniklerle ruhsal tedavi uygulanırdı. Bugün dahi bu yöntemler bilimsel çalışmalarla destekleniyor.” 

“Sanat ölçü işidir; ailede başlar”

Anadolu’nun binlerce yıllık kadim mirasının, ses ve renk dokusuyla çocukları sanata yakın yetiştirdiğini vurgulayan Özden, sanatla tanışmasının çocuk yaşlarda başladığını belirterek, “Halk edebiyatı ve halk musikisinin güçlü olduğu bir coğrafyada büyüdüm. Dedemin söylediği türküler, ney çalan büyüklerimizin hatıraları, beni sanata sevk etti.” dedi. 

Sanatın ölçülü ve estetik bir yaşam biçimi olduğunu söyleyen Özden, özellikle ailelerin rolünü işaret ederek, “Bir annenin çocuğuna ninni söylemesi, evde bir sazın asılı olması bile çocuk için sanata atılan ilk adımdır. Aileler çocuklarını müzelere, sanat galerilerine götürmeli; duvarda estetik bir unsur bulunmalı.” dedi.

Türk-İslam sanatlarının mirası ve geleceği

Hat sanatından musikiye, mimariden edebiyata kadar Türk-İslam sanatlarının büyük birikimine dikkat çeken Özden, Osmanlı’nın bu alanda kurduğu ekole vurgu yaptı: “Hat sanatı İstanbul’da zirveye ulaşmıştır. Musiki ise makam coğrafyası olan Anadolu’da yüzyıllarca sistemli şekilde öğretilmiştir. Bu mirası yaşatmak ve yeni nesillere aktarmak bizim sorumluluğumuz.”

Gençlere çağrı: “Çekinmeyin, adım atın.”

Gençlere seslenen Özden, sanat eğitiminin Türkiye’de yaygınlaştığını, istihdam alanlarının da geniş olduğunu belirterek “Bugün mezun olan öğrencilerimiz öğretmenlikten sahne sanatlarına pek .ok kurumda ve alanda yer alabiliyor. Sanat eğitimi alan bir bireyin hayata tutunması daha sağlam oluyor.” dedi.

“Geçmişle bağı koparmadan yeniyi inşa etmek esas olmalı”

Sanatın dijitalleşmeyle birlikte zamandan ve mekândan bağımsız hale geldiğine işaret eden Prof. Dr. Özden, “Popüler kültürün hızlı tüketim alışkanlığı sanatsal üretimi de etkiliyor. Bugün gençler daha ritmik, hızlı tüketilen müziklere yöneliyor. Ancak burada geçmişle bağı koparmadan yeniyi inşa etmek esas olmalı.” ifadelerine yer verdi.

“Din, Sanat ve Hayat” her Cumartesi saat 16.00’da Diyanet TV’de…