"Dini Gündem"de "İslam’da Ticaret Ahlakı" konuşuldu...
Diyanet TV'de ekranlara gelen "Dini Gündem" programında "İslam’da Ticaret Ahlakı" konu başlığı ele alındı.
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Dr. Medet Coskun ve Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Murat Peçe'nin konuk olduğu programda "Helal kazancın ilkeleri nelerdir?" "İslam'a göre stokçuluğun, karaborsacılığın hükmü nedir?" "İslam ticaret ahlakı neleri kapsar?" sorularına cevap verildi.
Diyanet TV’de ekranlara gelen “Dini Gündem” programında, fıkıh, ibadet, ahlak konuları Kur’an-ı Kerim ve hadisler ışığında Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri ve uzmanları tarafından etraflıca ele alınıyor.
"İslam’ın temel ilkeleri inanç, ibadet ve ahlaktır." diyen Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Murat Peçe, şöyle konuştu:
"İslam'ın temel ilkeleri, ibadet, inanç ve ahlak ilkelerinden oluşmaktadır. İnancımızın, bizi ibadetimize götürmesi lazım. Hem inancımız hem ibadetimiz de bize ahlaki birtakım tavırlar kazandırması lazım. Eğer inancımız ve ibadetimiz bize birtakım ahlaki tavırlar kazandırmıyorsa, nefsimizi törpülemiyorsa o zaman inancımızdan ibadetimizden tam anlamıyla istifade edemiyoruz demektir. İman ve ibadetimizin göstergesi, yaşantımızdır. Bunun; ailevi ilişkilerde eşler arasında, anne baba arasında, çocuklar arasında hayatın bütün alanında ahlakımıza yansıması lazım."
"Mallarınızı; dine uymayan, piyasa şartlarına uymayan, ahlaki ilkelere uymayan şekilde aranızda yemeyin." ifadelerini kullanan Dr. Medet Coşkun şöyle devam etti:
"Mallarınızı dine uymayan, piyasa şartlarına uymayan, ahlaki ilkelere uymayan şekilde aranızda yemeyin. Bir kuralı ve kaidesi olsun. Bu kural ve kaideler de genellikle ayet-i kerimelerde hadis-i şeriflerde ve hukuki düzenlemelerde de olur. Bunlara, riayet etmek gerekir. Ticaret, ancak aranızda bir rıza, bir anlaşma ve Allah sizden razı olursa olur. Bir haram malı alan da satan da razı olursa bu da dinen helal olmaz. O zaman bir malın, helal mal olması ve bu malın da karşılıklı rıza dahilinde olması icap eder."
Karaborsacılığın ve stokçuluğun İslam'da yasak olduğunu ifade eden Peçe, şu ifadelere yer verdi:
"'Eğer biz, toplumun ihtiyacı olan bir malı stokluyorsak ve sonradan piyasaya çıkarıp beş liralık bir malı on liraya satma gayretindeysek bu hem İslam'da hem de Borçlar Kanunu'nda yasaktır. Devlet, burada her türlü tedbiri alıp cezayi müeyyide uygulayabilir. Bazen piyasa çok daralıyor ve fiyatlar niye şişiyor diyoruz. Arkasından birtakım karaborsacılık işlerinin çıktığını sonradan anlıyoruz. Karaborsacılıkta normal bir satış yok. Siz, piyasadan malı çekiyorsunuz. Stokluyorsunuz ve piyasada mal çok azalıyor. Bir ton mal olacağı yerde on kilo mal kalıyor. Dolayısıyla bu durum, fiyatların artmasına neden oluyor. Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam hadis-i şeriflerinde de belirttiği üzere karaborsacılık yasaklanıyor. Yapanların Allah'a asi olacağını, günahkar olacağını ve Allah'ın rahmetinden uzak olacağını ifade ediyor. Karaborsacılığın zıttı olarak davranan kişiler için Peygamberimiz, 'Malını, piyasaya arz ederek ticaret yapan kişi Allah katında rızıklandırılmıştır.' buyuruyor."
"Kulluk bilinci içerisinde ticaretimizi yapmalıyız" diyen Dr. Medet Coşkun, şunları söyledi:
"İslam'da ticaret ahlakı denildiği zaman. İslam kavramı üzerinde kısaca durmakta fayda var. İslam, hayat nizamıdır. İslam, hayatımızın tüm alanlarında olduğu gibi ticaret hayatı ile ilgili de bazı prensip ve ilkeler koymuştur. Bunların başında Kur'an-ı Kerim'deki ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler gelir. Bu bağlamda Peygamberimiz aleyhissalatu vesselamın uygulamaları var. Kasas Suresi'ndeki yetmiş yedinci ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz 'Allah'ın sana verdiği şeylerden ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah'ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah bozguncuları sevmez.' buyuruyorlar. Şimdi burada birtakım ilkeler var. Birincisi 'Ahireti unutma.'. Ticaret yaparken ahiretimizi yok edecek davranışlardan uzak durmalıyız. O zaman buradan şu çıkıyor. Kulluk bilinci içerisinde ticaretimizi yapmalıyız. Kul olduğumuzu unutmamalıyız. Ahiret varlığımızı unutmamalıyız. Dünyadaki yaptığımız iyilikler ve kötülükler sebebiyle ahirette karşılık bulacağımızı unutmamalıyız. Birinci prensip, 'kulluk bilinci'. Özellikle kulluk bilincinde olursa insan, ticari hayatında da ayet-i kerimeler ve hadis-i şeriflerdeki ilkelere riayet eder. İkincisi ayet-i kerimede geçtiği üzere 'Allah'ın sana verdiğinden âhiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma. ' Elbette insanlar, çalışacak, kazanacak ve üretecektir. Bir malı satarken kâr da edecektir. Eşyanın tabiatı da böyledir. Ancak bunu yaparken karşıdakini aldatmaya, kandırmaya veya bu anlamda onun bilgisizliğinden faydalanarak kandırmaya gerek yok. Bir başka ilke, başkalarına infak etmek. Allah-u Teala, sana bu güzellikleri verdi ve ticari hayatta başarılı oldun. Öyleyse bu kazandığın her şey senin değil. Sen, bunu başkalarına da infak et. Onlara da ver. Çünkü onlara verdiğin şeyler ahirette senin azığın olacaktır. 'Rabbim bana nasip etti, ben de bunu infak ediyorum.' deme anlayışında olmalıyız. Yeryüzünde malı, mülkü ve servetinden dolayı fesat çıkarmamak, bozgunculuk çıkartmamak, fiyatlarla aşırı oynamak suretiyle insanların geçimini zorlaştırmak suretiyle maddi gücüne güvenerek insanları aşağılamak ve benzeri yollarla yeryüzünde de fesat çıkarma buyuruluyor."
"Dini Gündem" her Çarşamba saat 21.30'da Diyanet TV'de...