Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Kastamonu Nasrullah Camii’nde hutbe irad etti
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kastamonu Nasrullah Camii’nde hutbe irad etti, ardından Cuma namazı kıldırdı
Diyanet TV'den canlı yayınlanan hutbede Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, şöyle seslendi:
Milli mücadelenin sembol şehirlerinden ve her karış toprağı tarih kokan evliyalar diyarı Mehmet Akif Ersoy’un aylarca minberinde seslendiği Nasrullah Camiinin minberinden sesleniyorum.
Aziz Kardeşlerim!
Şehirlerin dili vardır. Kastamonu şehrimizin dili her an bizlere geçmişimizi hatırlatmaktadır. Tarihi medeniyet birikimlerimizi hatırlatmaktadır. Gençlerimiz, çocuklarımız inşallah bu medeniyet birikimlerimizi göre göre yaşaya yaşaya büyürler ve ecdadından almış oldukları o emaneti o istikbale taşırlar. Rabbimizden duamız budur.
Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Andolsun biz insanoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık.” Bu ayet-i kerimeye istinaden ve başka ayetlerden de ilham alarak biz insanlar için eşref-i mahlukat isimlendirmesini yaparız. Ayet-i kerimede Rabbimiz; “Biz insanı en güzel bir surette yarattık” buyuruyor.
Yüce Rabbimiz işte bu şekilde mahlukatın en şereflisi yani varlık aleminin en mükerremi, üyesi olarak yaratmıştır insanoğlunu. Tertemiz fıtratını korumak, dünya ve ahiret saadetine ermesini sağlamak için ona bazı sınırlar çizmiştir. İnsanoğlunun yaratılış gaye ve hikmetine uygun olan güzellikleri helal kılmış; insanın onur ve haysiyetini zedeleyen, ona zarar veren çirkinlikleri ise yasaklamıştır. Yüce dinimizin yasaklarından biri de insanın iradesini elinden alan, onu bedenen ve ruhen tükenişe sürükleyen bağımlılıktır.
Kardeşlerim!
Çağımızda toplumları derinden sarsan önemli bir sorundur bağımlılık. Alkol, uyuşturucu, kumar, sigara ve teknoloji gibi bağımlılıklar çocuklarımızı, gençlerimizi, gelecek nesillerimizi ve bütün insanlığı tehdit etmektedir. Zira bağımlılıkla birçok hastalığa kapı aralanıyor. İnsan onuruyla bağdaşmayan şiddet körükleniyor. Bin bir emekle kurulan yuvalar dağılıyor, ocaklar sönüyor. Haksız kazançla kin ve düşmanlık tohumları ekiliyor. Dijital ekranların esareti altında asıl sorumluluklar unutuluyor, ihmal ediliyor. Nice insan gerçek hayattan uzak, yalnızlık girdabında kayboluyor; hayal dünyasında sahte mutlulukların peşinden koşuyor.
Aziz Müslümanlar!
Bağımlılık, varoluş gayemizi unutturan bir hastalıktır ve her şeyden önce Rabbimizin bizlere bahşettiği akıl, irade, sağlık, ömür, servet gibi nimetlere karşı nankörlüktür. Bizim için takdir edilen insan olma şerefine gölge düşürmektir. Sadece bugünümüzü değil; yarınlarımızı ve ahiretimizi de tehlikeye atmaktır.
O halde bize düşen bağımlılıklara karşı uyanık olmaktır. Beden ve ruh sağlığımızın en büyük düşmanı olan alkol ve uyuşturucu gibi zararlı maddelerin her türlüsünden sakınmak ve sakındırmaktır. Kumar illetiyle ömrümüzü, mal ve servetimizi heder etmemektir. Teknolojiyi bilinçli kullanmak, vaktimizi beyhûde tüketmemektir. Güzel alışkanlıkların ve ahlakın aile içinde kazanıldığını; yavrularımızın ancak bizim ilgi ve desteğimizle bağımlılıktan uzak kalabileceğini unutmamaktır. Ailemizde ya da çevremizde bağımlı olan varsa danışmanlık ve tedavi merkezlerine yönlendirmektir.
Kıymetli Müslümanlar!
Hutbemi Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in şu uyarısıyla bitiriyorum: “Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazandığından, malını nerede harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.”
İşte bu beş şeyden sorulmadan Rabbimizin huzurunda ayrılamayacağız. Cenab-ı Hak bu dünyada hakkı hak bilip hak yolunda yürümeyi, batılı, günahı, çirkinliği hakkıyla hissedip onlardan uzak durmayı bizlere, gençlerimize ve tüm Müslümanlara nasip eylesin.