Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Muş Malazgirt Milli Parkı’nda hutbe irad etti
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Muş Malazgirt Milli Parkı’nda hutbe irad etti, Cuma namazı kıldırdı.
Aziz Müslümanlar!
Tarih 26 Ağustos 1071. Bundan tam 951 yıl önce yine böyle bir Cuma günü. Elli bin kadar mücahit cihad meydanında. Malazgirt Ovası’nda dünyanın tarihi değişmek üzere.
Müslüman Türk ordusu işte bu meydanda Cuma namazını eda etmek üzere hep birlikte Cenâb-ı Hakk’ın divanına durdular. O gün İslam beldelerinde okunan Cuma hutbelerinde şu dualar arşa yükseldi:
“Allah’ım! İslâm’ın sancağını yükselt. Hayatlarını Sana kulluk için feda eden mücahitlerini yalnız bırakma. Sultanımızı ve şanlı ordumuzu düşmanlarına muzaffer kıl. Askerlerimizi meleklerinle destekle. Onlar Senin rızanı kazanmak için varını, canını ve her şeyini feda etmekten sakınmıyorlar. Sen onları koru ve düşmanlarını da kahret Ya Rabbi!”
Ordu komutanı gazi sultan, ordusuyla birlikte cuma namazını kıldıktan sonra “Ölürsem kefenim olsun” dediği beyaz bir elbiseyle askerlerinin karşısına çıktı ve onlara şöyle seslendi:
“Ben, Müslümanların camilerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur, yenilirsek şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler ardımdan gelsinler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler.”
Aziz Müslümanlar!
Şu anda aynı iman, aynı mefkûre ve aynı şuurla bulunduğumuz Malazgirt meydanı vatan ve mukaddesat sevdası ile seferden sefere, zaferden zafere koşan aziz milletimizin Anadolu’nun kapılarını İslam’a açtığı yerdir. Ecdadımızın Anadolu’muzu bize ebedi vatan kıldığı kutlu bir bölgedir. Bizler, her yıl bu ayda tarihimize damga vuran nice eşsiz zaferleri hatırlarız. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in “Kim Allah’ın dini en üstün olsun diye mücadele ederse o Allah yolundadır.” hadisi mucibince i‘lâyı kelimetullah uğruna canından geçen aziz şehitlerimizi, istiklal ve istikbalimiz için mücadele eden kahraman gazilerimizi hayırla yâd ederiz.
Aziz Kardeşlerim!
Geçmişteki zaferlerimizi yâd etmek elbette çok değerlidir. Ecdadımızın hatırasını yaşamak ve gelecek nesillerimize aktarmak elbette kıymetlidir. Ancak bundan daha da önemli olan, tarihimizin bize yüklediği sorumlulukların idrakinde olmaktır.
Necip milletimizin, İslam âleminin ve bütün insanlığın iyiliği, huzuru ve barışı için elimizden geleni yapmaktır. Maneviyatımızla birlikte maddi sebepleri de seferber etmektir. Bilim, ekonomi ve teknoloji gibi alanlarda her türlü üstünlüğü elde etmek için var gücümüzle çalışmaktır.
Yüce Rabbimizin Enfal suresi 60. ayette buyurduğu gibi “Siz de düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın” emrine uyarak her türlü maddi ve manevi kuvvetlerimizi geliştirerek vatanımızı, ırz ve namusumuzu, tüm mukaddes değerlerimizi korumak için mücadeleye, şehitliğe ve gaziliğe her an hazır olmalıyız. Ancak o zaman şanlı ecdadımızın emanetine hakkıyla sahip çıkabiliriz.
Bu vesileyle Allah’ın dinini yüceltme uğruna bu meydanda Malazgirt Ovası’nda canını feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi bir kere daha rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Aziz kardeşlerim
Peygamberimiz (s.a.s), Allah yolunda tavizsiz yaşayan Müslümanlar için, kıyamet günü güneşin beyinleri kaynattığı, hiçbir koruyucu gölgenin
bulunmadığı günde, Allah’ın arşının gölgesi altında gölgelenecek kimseler olacağını müjdelemiştir.
Kardeşlerim
Bu mübarek Cuma günü ecdadının namaz kıldığı secde ettiği bu Malazgirt meydanında, bu güneşin altında namaz kılan secde eden biz torunlarını da Rabbimizin arşının gölgesinde gölgelenen kimselerden oluruz inşallah.
