Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’tan TRT HABER'de Önemli Açıklamalar

11 Temmuz 2019 Perşembe

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, TRT HABER’de yayınlanan, “Anadolu Soruyor” programına katılarak, gündemdeki konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Son günlerde gündeme getirilen Deizm tartışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Başkan Erbaş, "Bizim milletimizin hiçbir ferdi böyle sapık, batıl bir anlayışa asla prim vermez. Milletimize, gençlerimize kimse iftira atmasın" dedi.

“Hangi Müslüman Peygamberimizi inkar eder?”

Deizm tartışmalarının arkasında bilinçli bir alan açma yattığını düşündüğünü ifade eden Başkan Erbaş, "Şu anda Türkiye'de konuşulduğu kadarıyla bu konunun çok abartıldığını düşünüyorum. Milletin, gençlerin, insanların anlamını bilmediği bazı konuları allayıp pullayarak, batılın propagandasını yaparak belki de bir alan açmaya çalışan plan diye düşünüyorum bunu. Deizm, Peygamberi inkar etmektir. Hangi Müslüman Peygamberi inkar eder de Müslüman kalabilir? Yani siz bir Müslüman gence, 'Peygamberi inkar eden bir düşünceyi niye kabul ediyorsunuz?' dediğinizde 'Böyle miymiş, deizmin anlamı bu muymuş?' diyeceğini görürsünüz. Onun için açık konuşsunlar. Deizmin ne olduğunu milletimize anlatsınlar” diye konuştu.

“Deizmin temelinin "Peygamberimizi inkar eden düşünce" olduğunu belirten Başkan Erbaş, "Biz, Peygamberimiz için canını ortaya koyan çocuklarız. Böyle bir şey olabilir mi? Biz her gün Ayet-el Kürsi'yi okuyan bir milletiz. Ayet-el Kürsi deizmi kökten reddeden bir anlayışı ortaya koyuyor" yorumunda bulundu.

Başkan Erbaş şöyle konuştu: "Bizim milletimizin hiçbir ferdi böyle sapık, batıl bir anlayışa asla prim vermez. Milletimize, gençlerimize kimse iftira atmasın. Benim bu tanımımdan sonra hiçbir gencimizin ve insanımızın sapık ve batıl felsefi bir düşüncenin peşinden gidecek kadar buna itibar edeceğini zannetmiyorum."

“Bütün terör örgütleri ve din istismarı yapan gruplarla mücadele edeceğiz”

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak FETÖ VE DAEŞ terör örgütleriyle mücadele ettiklerini bu konuda geçmişte çalışmalar yaptıklarını kaydeden Başkan Erbaş, bundan sonra da yeni bir çalışmayı başlattıklarını söyledi.

"FETÖ Din İstismarının Arkasına Gizlenen Terör Örgütü" ve "DEAŞ Dehşete Dayalı Bir Din İstismarı" raporlarından 250’şer bin adet bastıklarını ve millete ulaştıracaklarını kaydeden Erbaş, şöyle devam etti:

"40 ilimize iki hafta içerisinde 117 ilim adamımızı gönderiyoruz. Onlar önce müftülüklerimizde müftülerimiz, vaizlerimiz ve tüm imamlarımızla toplantılar yapacaklar. Onlara karşı tedbirli olmaları noktasında gayret edecekler. Kredi Yurtlar Kurumunda (KYK) manevi rehber atamalarımız oldu. Diyanet İşleri Başkanlığından şu an itibarıyla 600'e yakın görevlimizi KYK'da manevi rehber olarak görevlendirdik. Ramazan ayına kadar 40 ilimizi, ramazandan sonra da diğer 41 ilimizi planlı, programlı bir şekilde bu konularda aydınlatmak için gayret içerisinde olacağız.

“Erkekle kadının karışık safta namaz kılması dinimize uygun değil”

Camilerde kadınların namaz kılma yerleri konusundaki soruyu da cevaplandıran Başkan Erbaş şunları söyledi: "Camilerimizi kadınlarımız için nasıl uygun hale getirebiliriz. Camiler de kadınlarımız namaza nasıl dururlar, en küçük ilmihal kitabında bile bu yer alıyor. Bizim bunu anlatmamız abesle iştigal olur. Herkes bunu biliyor. Erkekle kadının aynı safta karışık namaz kılması dinimize uygun değil. Kadınlarımızın camilerde namaz kılacağı yerleri erkeklerin kıldığı yer kadar düzenli hale getirmemiz lazım. Kadınlarımızın abdest alacağı yerleri düzenli hale getirmemiz lazım.”

Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından eğitim verilen Suriyeli imamlar konusundaki başka bir soru üzerine ise Başkan Erbaş şu bilgileri aktardı: “Suriye’de şu ana kadar, terörden temizlenmiş yerlerden, Cerablus’tan, Azez’den, El Bab’dan ve diğer yerlerden 600 kadar imamı şu anda Antalya’ya getirdik, onlara eğitim veriyoruz. Kaynaşma, tecrübe paylaşımıyla yaşamış oldukları o ıstıraplardan hiç olmazsa bir miktar uzak kalabilsinler.”

“Milletçe 15 Temmuz işgal girişimini defettik”

Başkan Erbaş “Anadolu Soruyor” programında sorular üzerine şu hususlara da dikkat çekti:

“İşte DEAŞ, işte 15 Temmuz’da dış güçlerle ortaklık yaparak bu milletin bağımsızlığını elinden almaya çalışan bir işgal girişimini gerçekleştiren, bir darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ terör örgütü.  Millet olarak bunu yaşadık. 250 şehit verdik, 2 binin üzerinde gazimiz oldu ve millet olarak bu belayı defettik elhamdülillah. Tabii bununla kalacak mıyız? Hayır, kalmayacağız.”

“Fitne, tefrika ortaya çıkarmak isteyen DEAŞ, PKK, FETÖ ve benzeri ne kadar terör örgütü, ne kadar din istismarı yapan gruplar varsa, onlarla mücadele etmek zorundayız. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bu konuda öncelikli görevin bize düştüğünü düşünüyorum. Çünkü milleti, toplumu din konusunda aydınlatma görevini kanun bize vermiş, Diyanet İşleri Başkanlığı ilahiyat fakülteleriyle, imam hatip liseleriyle, sağlıklı din eğitimini yapan eğitim kurumlarımızla işbirliği içerisine girerek gençlerimizin, çocuklarımızın sağlıklı din eğitimi almaları noktasında gayret göstermesi gerekiyor.”

“Biz milletimize ihlas ve samimiyet içerisinde doğru dini bilgiyi Kur’an ve sünnet kriterleri ölçeği içerisinde anlatmak isteyen, hayır-hasenat yapmak için yıllardan beri, yarım asrı aşkın zamandan beri gayret içerisinde olan pek çok vakıflarımız, sivil toplum kuruluşları, işte cemaat dediğimiz birtakım insanların, yani bu çizgiden şaşmayan insanlarımızın gayretleri bizim için her zaman makbuldür. Yeter ki doğru dini bilgiden şaşmasın, Kur’an ve sünnet çizgisinden şaşmasın, hurafelere kaymasın.” 

“Anne dini bilirse çocuk terör gruplarına gitmez”

“Eğer kadınlarımızı biz sağlıklı din eğitimiyle buluşturursak, o evde kadınımızın elinde yetişen çocuk hurafelere gitmez, bu şekilde dini istismar eden ve o istismar zaman içerisinde terör örgütüne dönüşen gruplara gitmez çocuklar, çünkü anne dini biliyor.

Bizim Kur’an kurslarımızdaki programlarımız sadece Kur'an öğretmekle kalmıyor, inancım, ibadetim, ahlakım, Peygamberim başlıkları altında yazdığımız kitaplarımız var, o kitaplarımızdan her dönemde 1 milyon adet bastırıyoruz, Kur'an kursuna başladığı gün öğrencilerimiz kitaplarını ücretsiz olarak sıralarının üzerinde alıyorlar, Bu kadar kadınımızı Kur'an kurslarımıza almış, kim eğitim verecek onlara? Tabi ki kadın hocalarımız eğitim vermesi gerekiyor Kur'an kurslarımızda. Kadın Kur'an kurslarımıza kadın eğitimcilerimiz görevlendirilmesi gerekiyor.

Bu kadar kadın öğrencimiz, bu kadar kadın öğretmenimiz var, Peki bunun organizasyonunu kim sağlayacak? Yani onları murakabe etmeye niçin bir erkek murakıp gönderelim, bunu düşünerek şu an itibarıyla 50 kadın murakıbımız aldık, İlk defa Diyanet tarihinde 2 ay önce sınav yaparak, hem yazılı sınav yaparak, hem sözlü sınav yaparak Kur'an kursu öğretmenlerimizden, kadın vaizlerimizden 50 kadar kadın murakıp aldık. Şu an itibarıyla 23 müftülüğümüze Kadın müftü yardımcısı da atadık. Tabi diğer illerimizde, kadın müftü yardımcısı olmayan illerimiz de şimdi bizden bunu istiyor.

Hepsinin üzerinde, Diyanet İşleri Başkanlığında yine tarihinde ilk defa bir kadın Başkan Yardımcısı atadık. Bunun da ne kadar çok ihtiyaç olduğunu şu anda görev yapan Başkan Yardımcımız hadis profesörü Profesör Doktor Huriye Martı kardeşimizin yapmış olduğu hizmetleri görünce bu konuda da çok geç kalmış olduğumuzu ben şahsen düşünüyorum.”

“Camiler çocuklarla çiçek açar”

“Bizim özellikle yazın camilerimizin çocuklarla süslendiği, çocuklarla adeta çiçek açtığı dönemlerdir. Ama sadece yaz aylarında yaz Kur’an kurslarına değil, her zaman camilerimize çocuklarımız gelsinler. Babaları, dedeleri, anneleri ellerinden tutsunlar camiye getirsinler. Onlar camide büyüklerinin yanında onlar nasıl rükû yapıyorlar görsünler, nasıl secde ediyorlar görsünler, mihrabı tanısın, minberi tanısın, kürsüyü tanısın, camide koşsun, oynasın. Bu bizi mutlu eder.”