'Gençliğin en büyük örneği Peygamber Efendimizdir'

23 Kasım 2018 Cuma
'Gençliğin en büyük örneği Peygamber Efendimizdir'

“Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumu”na telekonferansla katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kıyamete kadar gençliğin en büyük örneğinin Hz. Peygamber olduğunu kaydetti.

Diyanet İşleri Başkanlığınca “Mevlid-i Nebi Haftası” etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Uluslararası Mevlid-i Nebi Sempozyumu”  İstanbul’da başladı.

Osmanlı Arşivi Külliyesi Kongre Merkezi’nde düzenlenen sempozyuma, telekonferansla katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Peygamberimiz ve Gençlik” temalı “Mevlid-i Nebi Sempozyumu”nun hayırlara vesile olmasını diledi.

Günümüzde toplumsal hayatı tüm yönleriyle etkisi altına alan bireysellik, dünyevileşme, sanal yaşam ve popüler kültürün gençliği her taraftan kuşattığına dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Ne yazık ki son iki asırdır, bir yanda tüketim ve gösteriş sektörü diğer tarafta tefrika ve anarşi üreten terör örgütleri, gençliğin saf duygularını istismar etmekte, derin hesapların, çıkar tutkularının ve kirli planların, masum kurbanları olarak gençleri seçmektedir” dedi.

Gencin ruhunun derinliklerinden gelen “inanma” ihtiyacı, sahih bilgi ve doğru bir yaklaşım ile karşılanmasının önemine işaret eden Başkan Erbaş, “Aksi halde, farklı arayışlar, paradokslar, bunalımlar, batıl akımlar, sapkın yönelişler ya da gerçeklerden kaçış ve boş vermişlik gündeme gelecektir” ifadelerini kullandı.

“Güzel ahlak sahibi bir gençlik için Peygamberimizin örnekliğini yaşayarak göstermek zorundayız”

“Güzel ahlak, ideal, sorumluluk ve aksiyon sahibi, haksızlığa razı olmayan, mazlumdan ve doğrudan yana tavır alan bir gençlik için Peygamber Efendimizin örnekliğini en güzel şekilde ortaya koymak ve yaşayarak göstermek zorundayız” diyen Başkan Erbaş, şöyle devam etti:

“Gençleri, kategorize etmeden, kırmadan, incitmeden, küçük düşürmeden onlara hayat kılavuzluğu yapan, anlam arayışlarına rehberlik eden ideal bir yaklaşımı benimsemek, nebevi miras olarak bizlerin omuzlarına yüklenmiş, ihmale gelmeyecek önemli bir sorumluluktur.” 

Başkan Erbaş, gençliğin insanın, kendisini, evreni ve yaratıcıyı anlamlandırma, eşya ve hadiseleri yorumlama sürecinde yaşadığı hareketli ve fırtınalı bir dönem olduğunu söyledi.

Başkan Erbaş, “Çevreyle iletişim kurma sürecinden, kimlik inşasına ilk adımların atıldığı ve hayatın en dinamik dönemi olan gençlik devresi, aynı zamanda ömür sermayesinin en önemli ve verimli kazanımıdır” dedi.

Başkan Erbaş, Hz. Peygamberin hesap gününde, arşın gölgesinde toplanacak yedi sınıf kimseden birinin, “neşe ve huzuru Rabbine ibadette arayan, O’na kulluk ederek tertemiz bir hayat içinde büyüyen genç”, olduğunu haber vermesinin İslam’ın kulluğun zirve boyutta yaşandığı gençlik dönemine hangi perspektiften baktığına dair önemli bir referans olduğunu kaydetti.

“Gençlere, nebevî bir metot ile yaklaşarak onlarla dost olmalıyız

Günümüz dünyasının gençliğe bakışında sorun merkezli bir yaklaşımın öne çıktığının görüldüğüne işaret eden Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

“Bu meyanda gençlik çağının öne çıkan özellikleri olan, heyecan, arayış, sorgulama, itiraz, kendini ispat etme gibi duygu ve yaklaşımlar, esasında doğru tanımlanarak iyi değerlendirildiğinde, hem gencin bizzat kendisi hem de toplum ve insanlık için çok kıymetli birer değere dönüşecektir. Nitekim gençlik çağının en önemli vasfı olan heyecan ve aksiyon, eğer iyilik, adalet, hak-hakikat mecrasına yönlendirilirse coşkun bir rahmete dönüşecektir. Adeta gençlik çağı ile özdeş olarak algılanan itiraz duygusu, esasında kötülüğe, haksızlığa ve günaha karşı konumlandırılırsa gençler, insanlığın aydınlık geleceğinin öncü kadrosu olacaktır.”

Gençlerle iletişimde öncelikli yapılması gerekenin, her insanın bir âlem, her varlığın bir ayet olduğu bilinciyle hareket ederek onları anlamak ve değer vermek olduğuna vurgu yapan Başkan Erbaş, “Gençlere, nebevî bir metot ile yaklaşarak, yargılamadan, dikte etmeden, onlarla dost olmak, vakit geçirmek, hayatı paylaşmak, yetki ve sorumluluk vermek ve en önemlisi onlara ufuk açmak, asil bir duruşa ve aksiyona sahip olmayı genç olmanın alameti fârikası olarak kabul eden bir anlayışı yerleştirmektir” ifadelerini kullandı.

“İslam’ın hakikatleri ile gençliğin heyecanı buluşursa dünya değişecektir”

“İslam’ın hakikatleri ile gençliğin heyecanı buluşursa dünya değişecektir” diyen Başkan Erbaş, şöyle devam etti:

“Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de; putların anlamsızlığını, mantıkla ortaya koyarak inkârcıları susturan, fani olanın peşinden gitmeyi, zalime boyun eğmeyi, reddeden ve tevhidi duruşun genç örneği Hz. İbrahim’i; iffetini ve inancını hayatından üstün tutan bir genç olarak Hz. Yusuf’u; adalet ve merhamet yolunda imkânlarını ve statülerini feda etme pahasına hak-hakikat mücadelesinden vazgeçmeyen Ashab-ı Kehf gençlerini kıyamete kadar yeryüzünün gençlerine örnek göstermektedir.”

Başkan Erbaş, kıyamete kadar gençliğin en büyük örneği Hz. Peygamber olduğunun altını çizen Başkan Erbaş, “İslam’ı tebliğe başladığında ve Mekke’nin zor zamanlarında, onun çağrısına katılanların çoğu yine gençler olmuştur. Buna göre, enfüsi boyutta kendini arama, düşünce ve aksiyon planında bağlanma, aidiyet açısından demir atacağı limanı tayin etme gayretindeki genç için deniz feneri mesabesindeki en önemli merkez, Kur’an-ı Kerim’in; “Andolsun, Allah’ın Resulünde sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır” şeklinde tebcil ettiği Resul-i Ekrem’dir” diye konuştu.

Hz. Peygamberin güzel ahlakın en büyük örneği olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, Hz. Peygamberin iyiyi, güzeli, hakkı, hakikati göstererek gençlere rehberlik ettiğini, onların heyecanını iman ve güzel ahlakla insanlığa hizmete yönelttiğini söyledi.

“Hz. Peygamber, İslam’la şereflenen gençlerle Mekke’den yeryüzünü kuşatan bir medeniyet inşa etmiştir”

Başkan Erbaş, “Henüz 20 yaşında iken Hilfü’l-fudûl cemiyetine katılarak Mekke’nin emniyetinin sağlanmasına katkı sunup haksızlığa karşı olduğunu deklare eden Peygamberimiz, genç yaşta dünya ve ukbâ saadetinin biricik vesilesi İslam’la şereflenen birçok sahabiyle, Mekke’den yeryüzünü kuşatan ideal bir hayat ve medeniyet inşa etmiştir” dedi.

Başkan Erbaş, Hz. Peygamberin gençlerle güven, sevgi, saygı ve samimiyete dayalı bir iletişimi esas aldığını ve onların kendilerini gerçekleştirmelerine vesile olduğunu anlatarak, şunları söyledi:

“Gençlerle kol kola hareket ederek onların gönül ve zihin dünyalarına rehberlik eden Peygamber efendimiz, hayatın içinde onlara önemli sorumluluklar vermiştir. Zikredilen hususun yansıması olarak inanç, teslimiyet ve kahramanlığın sonraki nesillerin belleğindeki mümtaz hatırası Hz. Ali; anlam dünyamızı aydınlatan vahyin kâtipleri arasında yer alan, Tebük seferinin sancaktarı, Hz. Ebu Bekir döneminde Kur’an-ı Kerim’i cem eden komisyonun başkanı Zeyd b. Sâbit; bizzat Resul-i Ekrem tarafından Medine’ye öğretmen olarak gönderilen Mus’ab b. Umeyr; Yemen’in dinî hayatını şekillendiren ve olaylara yaklaşım tarzıyla içtihadın usulünü ortaya koyan Muaz b. Cebel; Habeşistan’a İslam’ın mührünü vuran Cafer b. Ebî Talib; Allah Resulünün Suriye’ye sevk ettiği orduya komutan olarak tayin ettiği Üsâme b. Zeyd bu çerçevede zikre değer genç sahabilerdir”

Başkan Erbaş, Hz. Peygamber’in eğitimiyle yetişen Ashab-ı Suffa’nın; Ebu Hureyre, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Mes’ud, Enes b. Malik, Zeyd b. Hârise, Zübeyr b. Avvam, Sa’d b. Ebî Vakkas gibi gençlik çağını mutluluk asrına dönüştüren seçkin gençlerin İslam medeniyetinin iman, bilgi, hikmet, marifet ve ahlakla neşvünema bulmasında önemli görevler ifa ettiklerini belirtti.

Başkan Erbaş, sempozyumun, bereketli geçmesini ve istifadeye medar olmasını temenni ederek, emeği geçenlere ve katılımcılara teşekkür etti.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı ise yaptığı konuşmada, sempozyumda sunulacak olan tebliğ ve müzakerelerle gençlikle ilgili zihinlerde yankılanan ve insanları derin düşüncelere sevk eden hayati sorulara cevap aranacağını kaydetti.

Martı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Peygamber Efendimizin davranış modellerini ve iletişim yöntemlerini nasıl kullanacağız? Gençlerimizi asr-ı saadetin o güzide örnekleri ve o günün aydınlığı ile nasıl buluşturacağız? Bizler geçmişini tanıyan, yüce bir idealle geleceğe bakan, imanını hayatının katmanlarında bir bir  görünür kılan, dünyanın gidişatı karşısında sorumluluk bilinci kuşanan bir gençliği nasıl inşa edeceğiz? Heyecanlarını suistimal etmek, geleceklerini karartmak ve onları aciz, hedefsiz, bağımlı güruhlar haline getirmek için uğraşan şer odaklarından gençlerimizi nasıl koruyacağız? Sorunlar ve bu sorular her ne kadar yaman olsa da cevaplarının elbette bulunacağını ve bu cevaplar ışığında çizilen yol haritalarının gerek bireysel gerekse kurumsal ilerleyişimize katkı sunacağına dair inancımı sizlerle paylaşmak istiyorum.”

25 Kasım Pazar gününe kadar devam edecek sempozyuma, Diyanet İşleri Başkanlığının üst düzey yöneticileri, yurt içi ve yurt dışından gelen akademisyenlerin yanı sıra çok sayıda vatandaş katılıyor.