Mevlana’nın 741. Vuslat Yıldönümü

2 Mart 2015 Pazartesi

Mevlana’nın 741. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ana Muhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ile yurt içinden ve yurt dışından binlerce ziyaretçinin katılımıyla gerçekleşti.

Her yıl 7-17 Aralık tarihlerinde düzenlenen anma etkinlikleri, 7 Aralık’ta ‘Sevgi ve Hoşgörü Yürüyüşü’ ile başlayıp 17 Aralık’ta ‘Şeb-i Arus’ gecesiyle sona eriyor. Konya Büyükşehir Belediyesi Spor ve Kongre  Merkezi’nde düzenlenen gecede konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Mevlana’nın mesnevisinin bir aşk ilmihali olduğunu belirterek, “Mevlana’nın Mesnevisi bir aşk ilmihalidir. Elbette Allah’ın kitabından başka hiçbir kitap mahza hakikat değildir. Ancak Mesnevi, Kuran ve Sünnetle yoğrulmuş bir aşk ilmihalidir. Bu aşk ilmihalinde Mevlana varlık aleminde en büyük sevincin, müjdenin, şan, şeref, rütbe ve makamın Allah’a kulluk olduğunu haykırır” dedi.

Sözlerine Mevlana’yı yâd ederek başlayan Başkan Görmez, “Medeniyet tarihimizin en zor zamanlarında Anadolu toprakları bir taraftan haçlı saldırılarına uğrarken, bir taraftan Moğol saldırıları altındayken irfan geleneğimizi aşkla yoğuran; ilim, hikmet ve marifeti, sevgi aşk ve merhametle buluşturan âlim, hakîm, arif ve âşık Mevlana’yı rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyorum” diye konuştu.

Mevlana’ya göre var oluşun gayesinin Hakk’ın yolunda olmak olduğunu, insanın kulluğu nisbetinde Hakk’a yakın olduğunu ve hakikatin Hakk’ın dininden başka yerde aranmayacağını dile getiren Başkan Görmez, törende yaptığı konuşmada bazı önemli hususlara da değindi.

Başkan Görmez’in konuşmasında öne çıkan satır başları şöyle;

“Mevlana’yı popüler kültürün bir tüketim metaı haline getirenlerden bîzârız…”

Hazreti Mevlana’nın herkesçe bilinen ve bu toplantılarda sıkça zikredilen ‘bîzârem bîzârem’ diye biten meşhur bir rubaisi vardır. Eğer bugün Hz. Mevlana hayatta olsaydı ‘bîzârem’ diye başlayan, ‘bîzârem’ diye biten pekçok rubaîler kaleme alırdı. Hz. Mevlana bugün iki konudan dolayı bîzârdır bizden. İki kişiden, iki zümreden bîzârdır. O kendisini popüler kültürün bir tüketim metaı haline getirenlerden bîzârdır, biz de bîzârız. O kendisini İslâm’ın dışında bir yerde konumlandıran, ilahi aşkı bir tarafa bırakan, hümanist ideolojilere payanda kılan tüm insanlardan bîzârdır, biz de bîzârız.

“Bugün üç Mevlana var. Özlediğimiz Mevlana, gizlediğimiz Mevlana ve ‘sema’ya hapsettiğimiz Mevlana…”

Kanaatimce bugün üç Mevlana var. Birincisi, özlediğimiz Mevlana… İkincisi, gizlediğimiz Mevlana… Diğeri de biraz sonra icrasını izleyeceğimiz ‘sema’ya hapsettiğimiz, izlediğimiz Mevlana…

“Peygamberimizin (sav) adını vahşetlerine bahane yapanları gördükçe özlüyoruz Mevlana'yı…”

Nezaketin, Hakk’ın, hakikatin, adaletin, merhametin, şefkatin kaynağı olan İslâm'ın kabalıklarla anıldığı zamanlarda özlüyoruz Mevlana'yı. Her şeyle merhamet üzerinden bağ kuran, merhametin göğü Peygamberimizin (sav) adını vahşetlerine bahane yapanları gördükçe özlüyoruz Mevlana'yı. Barışın ta kendisi, huzurun mayası İslâm'ın görüntüsünün eli kanlı cahillerin kof sloganlarıyla, kalbi kararmış zalimlerin fotoğraflarıyla kirletildiği tuzaklardan geçerken özlüyoruz Mevlana'yı. Tıpkı dün Pakistan’da onlarca genç evladımızın vahşice öldürüldüğünü izlerken özlediğimiz gibi Mevlana’yı. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.

“İslâm’ın taraftarlığa indirgendiği, hakikatin kimi ellerde tekelleştirilmek istendiği günlerde özlüyoruz Mevlana’yı…”

Bencilliklerin iyilikleri boğduğu, niceliğin niteliği gerilettiği, hoyratlıkların incelikleri yıktığı, garaz ve tarafgirliğin samimiyeti öldürdüğü çağda, gönlümüzün ufkuna bin güneş diye bekliyoruz, hasretlerimizin toprağına bin yağmur olsun diye özlüyoruz Mevlana'yı. Dergâhına gelen sarhoşun kendisine değil sarhoşluğuna şefkat eden nezaketiyle, "Şarabı o içmiş ama siz sarhoş olmuşsunuz!" diye insanın cevherini göremeyenleri uyandırışıyla özlüyoruz. İslâm’ın taraftarlığa indirgendiği, hakikatin kimi ellerde tekelleştirilmek istendiği günlerde, Firavun gibi azgın bir kulun karşısında bile âlemlerin Rabbinin Mûsa [as] gibi elçisinden beklediği kavl-i leyyin'in kardeşlerden bile esirgendiği şu günlerde özlüyoruz Mevlana'yı.

“Peygamberce yaşamak yerine hevesince yaşamayı teşvik eden pempe propagandalarda gizliyoruz Mevlana'yı…”

Dini Allah’a has kılmaktan uzaklaştığımız uykularda, namazı ve niyazı Mevlânâ hoşgörüsünün siperine atıp unuttu(rdu)ğumuz kurnazlıklarda gizliyoruz Mevlana'yı. Kur’ân’ın kendisinin incelikli sözlerini eğip büküp Kur’ân yerine koyduğumuz tuhaf dindarlıklarda gizliyoruz Mevlana'yı. Sünnet-i seniyyeyi hayatının önceliği bilen saf kul, diri ümmet, duru insan Mevlânâ üzerinden Peygamberce yaşamak yerine hevesince yaşamayı teşvik eden pempe propagandalarda gizliyoruz Mevlana'yı. Gözü yaşlı ama kalpsiz, peygamber aşığı görünümlü ama itaatsiz sığ “sufizm" etiketlerinde gizliyoruz Mevlana'yı.

“Mevlana’yı ‘sema’ya indirgeyerek düğünlerde ve derneklerde izlemeye kalkışarak onu bîzâr kıldık…”

Bir de izlediğimiz Mevlana var ki, o da ‘sema’ya indirgeyerek düğünlerde ve derneklerde izlemeye kalkıştığımız ve bu şekilde onu bîzâr kıldığımız Mevlana…

Başkan Görmez, konuşmasını Mevlana’nın şu sözleriyle sonlandırdı;

“Ya Rab! Beni, bu alaycı nefsin elinde bırakma! Beni, senden başkasıyla uzlaşmak zorunda bırakma! Ben, nefsimin fitnesinden daima sana sığınırım. Ben, seninim, beni tekrar bana bırakma!”

Cumhurbaşkanı Erdoğan…

Vuslat töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, vuslatının 741. yıldönümünde büyük mütefekkir, gönül insanı Mevlana’yı bir kez daha rahmetle yad ederek, "Mekanı inşallah cennet olsun, diyoruz. Bizleri bir Şeb-i Arus’a daha eriştirdiği bu düğün gecesinde, gönülden gönüle, muhabbet etmeyi bir kez daha nasip ettiği için Allah’a sonsuz hamd ü senalar sunuyoruz. Ancak ve ancak aşk ile yazılmış bir eser, 7.5 asır ayakta kalabilir. Mevlana eserlerini öyle bir aşk ile meşk etmişti ki; vuslatından 741 sene sonra dahi bir araya geliyor, onu yâd ediyor, onun düğün gecesinde birbirimizle muhabbet ediyor, sohbet ediyoruz" diye konuştu.

Mevlana’nın arkasında sadece yazılı eserler değil, sönmeyen fikirler de bıraktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti;

“Eğer bir vatanımız, bayrağımız, istiklalimiz varsa, bu Mevlana gibi, Yunus Emre gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Hacı Bayram Veli gibi ulu mimarların sayesindedir…”

Şunu özellikle hatırlatmak isterim ki; Mevlana, arkasında sadece yazılı eserler ve sönmeyen fikirler bırakmış insan değildir, Hazreti Mevlana arkasında aşk ile yoğrulmuş o tür eserler, aşktan ilham almış fikirler bıraktığı için, sadece bu salonda değil 780 bin kilometrekare içinde de bir muhabbet ve uhuvvet iklimini muhafaza edebiliyoruz.

Eğer bir vatanımız varsa, bu Mevlana gibi gönül dostlarının sayesindedir. Bir ülkemiz, bayrağımız, istiklalimiz varsa, bu Mevlana gibi, Yunus Emre gibi, Hacı Bektaş Veli gibi, Hacı Bayram Veli gibi ulu mimarların sayesindedir. Eğer, bugün tek millet olarak kardeşçe, hür ve  bağımsız yaşama imkanına sahipsek, bu Selahaddin Eyyübi kadar, Sultan Kılıçaraslan kadar, Sultan Alparslan kadar biliniz ki Hazreti Mevlana’nın, Ahmed Yesevi’nin, Ahmedi Hayrani’nin aşk ile yoğurdukları eserlerinin neticesidir. Bütün şehitlerimiz, gazilerimiz gibi medeniyetimize ve milletimize ilmi, idraki, irfanı, hikmeti taşımış olan aziz gönül mimarlarımızı, medeniyet mimarlarımızı da bu vuslat günü vesilesiyle hürmetle, minnetle yad ediyor, Allah hepsinden razı olsun diyorum.

Mevlana’nın 741. Anma Töreninde daha sonra, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu, Genel Sanat Yönetmenleri Ahmet Özhan solistliğinde tasavvuf müziğinden eserler seslendirdi. Program sema gösterisi ile sona erdi. 

Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in yanısıra Zanzibar Cumhurbaşkanı 1. Yardımcısı Seif Sharif HAMAD, Çad Başbakanı Kalzeube Payimi Deubet, Ana Muhalefet Partisi Lideri Kılıçdaroğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ile çok sayıda vatandaş katıldı.