Diyanet aylık dergide bu ay doğru dini bilginin, en etkin şekilde topluma ulaştırılması için ''Tebliğde Dil ve Üslup'' konusu ayrıntılı bir şekilde ele alındı. Derginin başyazısını kaleme alan Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Erbaş, tebliğ ve irşatta; ihtilaf ve tefrikadan uzak, sade ve güncel bir dilin kullanımının önemini vurguladı.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Diyanet aylık dergide kaleme aldığı başyazısında “tebliğde dil ve üslup” konusunu ele aldı. Erbaş, doğru dini bilginin en doğru şekilde topluma ulaşması noktasında, yüce dinimiz İslamı tebliğ edenlere önemli görevler düştüğünü söyledi. Ayrıştırıcı, ötekileştirici dil ve üslubun asıl zararı dine verdiğini vurguladı;
Erbaş: İhtilaf ve tefrikadan uzak, sade ve güncel bir dil kullanılmalı
“Dinîmize dair dilden dökülenlerin kuşatıcı, yapıcı, birleştirici ve kucaklayıcı bir vasıfta olması gerekir. Aksi takdirde kutsala dayanarak insanları yargılayan, gerilimi tırmandıran, insanları ayrıştırma ve kutuplaşmaya götüren din dilinden en çok zarar gören de gayesi yeryüzünde tevhidi ikame etmek olan dinin bizzat kendisi olmaktadır. Dolayısıyla, müspet hiçbir dini içerik arz etmeyen, nezaketten uzak, hoyrat, tekelci ve baskılayıcı böyle bir üslup, ne yazık ki yapılan yanlışların müslümanlardan ziyade İslam’a mal edildiği bir anlayışı beslemektedir.”
Başkan erbaş; kin diline dönüşen söylemlerin özellikle gençlerin gönül dünyasına zarar verdiğini söyledi ve uyardı;
“Dil ve din estetiğinden mahrum olan tavır, gençlik özelinde insanlığın idealden oldukça farklı yönlere savrulmasında hiç de göz ardı edilmeyecek bir tablo ortaya koymaktadır. Din ve dine ait unsurlarla bireyin arasını açan, hikmet yönü bulunmayan, din dilini kin dili hâline getiren bu söylem, günümüzde özellikle gençlerin zihin, gönül ve benliklerinde onulmaz yaralar açmaktadır. İletişimin beden dili yanında sevgi dili boyutunun da bulunduğu gerçeğini maalesef göz ardı ediyoruz.”
Başkan Erbaş; müminleri aklıselime davet etti. Özellikle tebliğ ve irşatta; ihtilaf ve tefrikadan uzak sade ve güncel bir dilin kullanılmasının önemini vurguladı;
“Kuşanılması gereken tavır, muhatap kitlenin dinimize dair soru ve beklentileri noktasında allah hakkını gözetip nebevi metodu ilke edinerek aklıselim ve kalbiselime uygun kelam etmektir. Dolayısıyla, güzel ahlak merkezli hâl ve kâl ile taçlanan, anlamı muhafaza eden, yalın, saygın, hassas ve bütüncül bir üslup, günümüzde dinin insanlarla doğrudan buluşmasında oldukça önem arz etmektedir. Hakikati dillendiren, zarif, anlaşılır, sade ve güncel bir dilin oldukça önemli olduğunu görmeliyiz.”
Akar: Din gönüllüsü ölçüsüz tavır ve davranışlara karşı sabır yüklenmelidir
Diyanet aylık dergide Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Dr. Muhlis Akar da bir makale kaleme aldı. Din görevlilerine tavsiyelerde bulundu. İslamı tebliğ ederken tatlı dilli ve mütevazı olmanın, uygun zaman ve zeminde, farklı inanç ve mezhepleri hedef alma-manın, sabırlı olmanın önemini vurguladı;
“Sabır olmadan başarı olmaz. Her alanda olduğu gibi vaaz ve irşat hizmetlerinde de din gönüllüsü sabır yüklenmeli, muhatap kitleden gelecek ölçüsüz tavır ve davranışlara karşı sabırlı davranarak başarıya kilitlenmelidir. Zira bu kutsal vazifeyi icra edenler zaman zaman sabırlarını zorlayacak yanlış söz ve davranışlara muhatap olabilirler. Bu gibi durumlarda yapılması gereken şey kişileri hedef almamak, şahsiyetleri rencide edip onları çevresinden uzaklaştırmamak; yanlış söz ve davranışları uygun bir üslupla düzeltmektir. Kur’an’ın bize öğrettiği metot budur.”