Avrupa’da Müslümanlara yönelik baskı ve şiddet eylemleri her geçen gün daha da artıyor. Saldırıların en çok yaşandığı ülkelerden biri de Avusturya. Ülkede hazırlanan Müslüman karşıtı ırkçılık raporu, bu durumu gözler önüne seren çarpıcı tespitleri kamuoyu ile paylaştı. Rapora göre saldırıların en büyük mağduru Müslüman kadınlar.
Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi’nde de İslamofobi’deki yükselişe dikkat çekilmişti
“Farklı inançlara mensup kişi ve toplumlar arasına husumet tohumları ekmekten başka hiçbir amaca hizmet etmeyen islamofobik faaliyetlerin insanlık suçu sayılması zaruridir.”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nca İstanbul’da düzenlenen 'Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi' sonuç bildirgesinde, saldırılara ve baskılara maruz kalan müslümanlar için genel bir prensip ortaya konmuştu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açıkladığı bildirgede İslamofobi’nin insanlık suçu sayılması gerektiği vurgulandı.
“Yeryüzünün hangi coğrafyasında olursa olsun hiçbir azınlık toplumun, milliyet, cinsiyet, renk, kültür, din ve dil temelinde aşağılanması, zulüm ve haksızlığa uğraması, eziyet görmesi, içinde bulunduğu zor şartlar ve çaresizlikler sebebiyle dinini, adını, kimliğini değiştirmeye, kültürel değerlerini terk veya inkâra zorlanması, asimilasyon ve/veya soykırıma maruz kalması insanlık suçudur."
Dünya’da avrupa’da, avrupa’da da Almanya, Avusturya, Hollanda gibi ülkelerde İslam düşmanlığındaki yükseliş dikkat çekiyor. Avusturya müslümanlar için dokümantasyon ve danışmanlık merkezinin "2017 müslüman karşıtı ırkçılık raporu" ülkedeki islamofobik saldırılarla ilgili çarpıcı bilgileri ortaya koydu. Rapora göre geçen yıl müslümanlara yönelik 309 ırkçı saldırı gerçekleştirildi.
2017’de yaşanan islam ve müslüman düşmanı eylemlerle ilgili çarpıcı tespitler yapıldı
Rapora göre, 2016 yılında müslümanlara yönelik 253 saldırı kayıt altına alınırken, bu sayı 2017’de 309’a yükseldi. Müslümanlara yönelik saldırıların bir önceki yıl da olduğu gibi yüzde 98’inin kadınları hedef aldığı belirtilen raporda, yüzde 49’nun açık alanlar ve toplu taşıma gibi yarı kapalı mekânlarda gerçekleştirildiğine dikkat çekildi.
2017’nin ekim ayında yapılan genel seçimler başta olmak üzere aynı dönemde yürürlüğe giren “burka yasağı” ve müslümanlara ait anaokullarına ilişkin tartışmalı bir raporun müslümanlara yönelik saldırıları tetiklediği vurgulandı. Yazılı ve sözlü saldırılar, seçimlerin yapıldığı ekim ayında en yüksek seviyeye ulaştı. Bu da saldırıların siyasilerce önemsenmediğini ve bu durumun salgınlar tarafından yeni saldırılar için kullanıldığını ortaya koydu.
Müslümanlara yönelik saldırıların yüzde 30’u nefret söylemi, yüzde 28’inin de sözlü olarak yapıldı. Raporda, saldırıların yüzde 19’nın İslam ve müslümanlara yönelik ırkçı ifadeleri içeren duvar yazılarını kapsadığına işaret edilirken, bir önceki yıl yüzde 7 olan islamofobik yazıların 2017 yılında ciddi oranda arttığı vurgulandı.
2017’nin ekim ayında islam karşıtı söylemin medyada ve siyasette en yüksek seviyeye ulaştığına işaret eden raporda, bu durumun müslümanlara yönelik saldırıların artışına zemin hazırladığı ifade edildi.