Diyanet İşleri Başkanlığının düzenlediği ve İstanbul’da başlayan “Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi”, açılış oturumunun ardından Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın moderatörlüğünü yaptığı “Geçmiş ve Gelecek Perspektifinde Azınlık Müslümanlar” başlıklı panelle devam etti.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, panelin açılışında yaptığı konuşmada, “İslamsız bir belde demek, İslam'ın bulunmadığı bir yerde dengenin olmadığı anlamına geliyor. Dolayısıyla biz, dengesiz, bozulmuş olan dünyayı yeniden dengeye getirmek üzere görevlendirilmiş insanlarız. Müslüman'ı böyle tarif edebiliriz. Az da olsak, sayımız az da olsa, hem kendimiz hem çocuklarımızı, gençlerimiz yetiştirirken, bu ilkeye dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İslam'ın bütün insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için gönderilmiş bir din olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Müslümanlar bulundukları yerlerde ister azınlık ister çoğunluk olsun her zaman Kur'an'ın prensiplerine göre yaşadı, üzerlerine düşen görevleri yerine getirdi. Bütün peygamberlerin getirdiği dinin adı idi İslam. Onlardan sonra gelenler emaneti üstlendiler ve üzerlerine düşen vazifeleri yerine getirdiler. Bugün dünyanın hangi beldesinde yaşıyor olursak olalım, bu emanet bizim üzerimizdedir. Bu emanet bize şunu hatırlatıyor, 'İçinizde hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten men eden bir ümmet bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erecek olanlardır.' Bu Ayet-i Kerime'nin muhatabı şu an bizleriz, bu emanet bizim üzerimizde.”
"Kendimizi yenilememiz, ıslah etmemiz gerekiyor"
El Şark Forumu Başkanı Wadah Khanfar, Müslümanların tek ümmet ve tek saf olarak bir araya gelemediğini belirterek, "Bizler, son peygamberin ümmetiyiz, sorumluluğumuz çok büyük. Geçmişimizle onur duymamız gerekiyor, ecdadımız uygarlık bırakmış, örnek olmuş. Onlar ileri giderken, biz geriye gitmişiz. Eski kuvvetimizi, uygarlığa katkımızı elde etmek için kendimizi yenilememiz, ıslah etmemiz gerekiyor” dedi.
İslam Bilgi Vakfı Başkanı Dr. Jamal Badawi ise bugün Müslüman azınlıkların bir kısmının asimilasyon tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarını aktararak, eğer İslami değerlerle, prensiplerle onlar donatılmazsa zamanla kimliklerini kaybedebileceklerine, bulundukları çoğunluğun ahlakına, ilkelerine ve inancına sahip olan bir nesil olarak ortaya çıkabileceklerine dikkat çekti.